Yerli Aşıda Fikri Mülkiyet Bakımından Hak Sahipliği Sorunu

I. Genel Olarak

4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 1 ile sağlık bilim ve teknolojileri alanında ülkeye ve insanlığa hizmet etmek amacıyla Türkiye’nin rekabet gücünü̈ artırmak ve sürekli kılmak, kalkınma planı hedefleri ile Cumhurbaşkanının belirlediği öncelikleri de dikkate alarak ülkemizin ileri teknoloji ve inovasyon ihtiyacını karşılamak, yeni ürünlerin üretimini ve var olanların geliştirilmesini sağlamak, araştırmacılara bilimsel ortam temin etmek, kamu hukuku ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliği yaparak bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak, bu araştırmaları koordine etmek, teşvik etmek, ArGe’lere katkı sağlamak, sağlık bilim ve teknoloji kültürü̈ ile ekosistemlerin geliştirilmesinde öncülük yapmak, sağlık hizmetlerinde akreditasyon faaliyetlerini yürütmek üzere Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) kurulmuştur (m.663).

Bu kapsamda TÜSEB tarafından, 7112 Numaralı “COVID-19’a Karşı Rekombinant Aşı Adaylarının Geliştirilmesi” projesi tertip edilmiş ve Türkiye'de birçok üniversitede COVID-19’a karşı aşı geliştirme çalışmaları başlamıştır.

Söz konusu projelerde en önemli hukukî meselelerden biri de, proje kapsamında ortaya çıkacak fikri hakların durumudur. Proje kapsamındaki fikri haklar incelenirken birden ziyade düzenlemenin nazar alınması gerekir. Gerçekten de konu hem TÜSEB’in mevzuatını hem de Fikir ve Sanat Eserleri Hakkında Kanun (FSEK) ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) ilgilendirmektedir. Bu düzenlemeler bir bütün hâlinde değerlendirilmeden, projeler kapsamında TÜSEB ile akdedilecek sözleşmelerin hukuka uygunluğu hakkında görüş bildirilmesi mümkün değildir.

II. COVID-19 Aşı Projesi Tarafları

Aşı geliştirilmesi projesi, esas olarak üçlü bir ilişki ihtiva eder. Projeyi destekleyen TÜSEB; proje yürütücüsü kurum ise üniversitedir. Ayrıca üniversite bünyesinde aşı geliştirmesinde çalışan öğretim üyeleri de proje yürütücüsü olarak yer almaktadır.

Tarafların tespiti, fikri ve sınai hak sahiplerinin belirlenmesi ve proje kapsamında akdedilecek sözleşmelerin kimler arasında imzalanması gerektiğinin belirlenmesi bakımından önemlidir. Gerçekten de, bu gibi projelerde genellikle, “Fikri ve Sınai Hakların Devrine İlişkin Protokol”, “Proje Destek Sözleşmesi” ve “Vücuda Getirilecek Fikri ve Sınai Ürünler Üzerindeki Hakların Devrine İlişkin Taahhüt Sözleşmesi” gibi isimlerle anılan sözleşmeler akdedilmektedir. >

III. Fikri ve Sınai Haklar Bakımından TÜSEB Mevzuatı

6569 sayılı Kanun 2 m. 14/3’e göre, TÜSEB bünyesinde yürütülen projelerin gerçekleşmesi sırasında ortaya çıkan fikri ürünler üzerindeki haklar TÜSEB’e aittir. TÜSEB’in finanse ettiği veya ortak olduğu sözleşmelere dayalı olarak yürütülen çalışmalar sonucu ortaya çıkan fikri ürünler üzerindeki haklar sözleşmeyle düzenlenir. TÜSEB’e ait fikri hakların ekonomik olarak değerlendirilmesi sonucu elde edilecek net gelirin yüzde ellisini geçmemek üzere TÜSEB yönetim kurulu tarafından belirlenecek oranda fikri ürün sahiplerine pay verilir. Bu pay, ortaklık sözleşmesi kapsamında şirket hissesi, kâr payı ya da ciro paylaşımı şeklinde verilebilir.

Yukarıda ifade edilen düzenleme dışında, TÜSEB tarafından “Fikri Haklar Esasları” yayımlanmıştır. Esaslar m. 5’e göre, fikri mülkiyet haklarının sahibi, bu Esaslarda veya bu Esaslar kapsamındaki proje destek programlarının özel düzenlemelerinde aksine bir hüküm olmadıkça ve bu Esaslara uygun davranılması hâlinde; projelerin yürütülmesi esnasında veya sonucunda ortaya çıkan fikri ürün üzerindeki fikri mülkiyet haklarının tamamı, proje ekibinde yer alan personelin çalıştıkları kurum/kuruluş ile yaptıkları protokole göre belirlenir.

Ayrıca Esaslarda, hak talebinde bulunma süresi, hak sahiplerinin yükümlülükleri, fikri ürün üzerindeki hakların TÜSEB’e ait olacağı durumlar ile TÜSEB’in inhisari lisans hakkına sahip olduğu/olacağı hâller düzenlenmiştir.

IV. SMK ve TÜSEB Mevzuatı Arasındaki Uyuşmazlık ve Çözüm Önerisi

SMK m. 122’de bir ayrım yapılmaksızın kamu destekli projelerin hukukî rejimi düzenlenmiştir. Yine m. 122/6’da, kamu destekli projelerde ortaya çıkan buluşlara ilişkin SMK m. 122’nin hangi durumlarda uygulanmayacağı belirtilmiştir. Ülkemizde TÜSEB, aşı ile ilgili araştırma projelerinin ana fonlayıcısıdır ve SMK m. 122/6’da istisna tutulanlar arasında TÜSEB projeleri bulunmamaktadır. Bu sebeple kanaatimizce TÜSEB destekli projeler de SMK m. 122 kapsamındadır. Fakat konuya ilişkin TÜSEB’in yukarıda ifade edilen özel mevzuatı da yürürlüktedir. Özellikle nitelik itibariyle kamu destekli proje niteliğindeki TÜSEB projelerinde, hak sahibinin belirlenmesinde SMK m. 122 ve ÇBY m. 36 mı, yoksa TÜSEB mevzuatının mı esas alınacağı sorunu çözülmelidir.

Gerçekten de TÜSEB’in aşı geliştirilmesi adına yürüttüğü destek programlarında destekten faydalananın yüksek öğretim kurumunun olduğu bir durumda, konu üç farklı hukuki rejime tabi olacaktır. Çünkü geliştirilen buluş hem SMK ve ÇBY kapsamında yükseköğretim kurumlarında geliştirilen buluşlardan sayılabilecek, hem kamu destekli projeler başlığı altında değerlendirilebilecek hem de TÜSEB’in destek programına dair mevzuat hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Esasen Sınai Mülkiyet Kanunu, TÜSEB mevzuatından sonra yürürlüğe girmiştir. SMK, sınai haklar bakımından özel kanun niteliğindedir. Bu sebeple eğer SMK’de istisna hükümleri yok ise, sınai haklar bakımdan SMK hükümlerinin uygulanması gerekir. Her ne kadar TÜSEB Fikri Haklar Esasları 11/03/2020 de, SMK’den sonra yürürlüğe girmişse de, ikincil mevzuatla kanun hükümlerinin ilgası söz konusu olamayacaktır.

Mesele iki yönlü ele alınarak çözülmelidir.

● Üniversite ve öğretim üyeleri arasındaki ilişkiye SMK m. 121’in uygulanması gerekir. Yüksek öğretim kurumlarında yapılan “bilimsel çalışmalar veya araştırmalar”3 sonucunda gerçekleştirilen buluşlara 4çalışan buluşlarına 5ilişkin hükümler uygulanır (SMK m. 121/1). Bu çerçevede çalışan buluşlarına ilişkin hizmet buluşu 6 – serbest buluş 7ayırımı ve bu ayrıma bağlanan hukuki sonuçlar, kural olarak yüksek öğretim kurumlarında gerçekleştirilen buluşlar için de geçerlidir. Ancak özel kanun hükümleri ile SMK m. 121’deki düzenlemeler saklıdır. Bu düzenleme ışığında yükseköğretim kurumlarında geliştirilen buluşlara mevzuat hükümleri şu sırayla uygulanır;

Öncelikle varsa özel kanun hükümlerine müracaat edilir. Yasa koyucu burda açıkça “…özel kanun hükümleri…” ibaresine yer verdiği için, yönetmelik, tebliğ ve genelge gibi ikincil mevzuat hükümleriyle SMK m. 121/1 hükmü bertaraf edilemez.

Özel kanun hükmü bulunmuyorsa SMK m. 121 uygulanır.

SMK m. 121’de hüküm bulunmuyorsa SMK m. 113 – 120 hükümleri uygulanır. Ancak SMK m. 122/5’te hangi hükümleri uygulanmayacağı gösterilmiştir. 8

Yükseköğretim kurumlarında geliştirilen buluşlara ilişkin düzenlemeler nisbi emredici niteliktedir. Bu sebeple yükseköğretim kurumu daha başta buluşun buluşçuya ait olabileceğini kararlaştırabilir. Fakat buluşçunun aleyhine olacak şekilde uygulama ve düzenleme yapamaz. 9 O halde aşı buluşu öğretim üyesi tarafından üniversiteye bildirilmeli, üniversite hak sahipliği talebinde bulunmalı ve patent başvurusu yapmalıdır. Ayrıca SMK m. 121/8 ve ÇBY m. 35 uyarınca, üniversite ile öğretim üyesi arasında gelir paylaşımı yapılmalıdır. TÜSEB ile Üniversite arasında akdedilecek bir sözleşmede peşinen buluş sahipliğine ilişkin bir düzenlemenin yapılması mümkün değildir. Zira bu buluş üzerinde SMK’ye göre TÜSEB hak sahibi değildir. Esasen söz konusu buluş meydana geldiğinde, SMK m. 121 sisteminin işletilmesine yönelik hükümler düzenlenmeli ve üniversiteden bu yönde taahhütler alınmalıdır. TÜSEB’in öğretim üyeleri ile sınai haklara ilişkin doğrudan bir sözleşme akdetmesine veya taahhütler almasına gerek bulunmamaktadır. Zira SMK’ye göre, yükseköğretim kurumlarında ortaya çıkan buluşlar bakımından öğretim üyesi değil, yüksek öğretim kurumu esas alınmıştır.

● TÜSEB ile Üniversite arasındaki ilişkide ise, SMK m. 122 ve buna uygun düştüğü oranda TÜSEB mevzuatı uygulanacaktır. Yine SMK m. 122’de de bir bildirim sistemi benimsenmiştir. Üniversite bünyesinde aşı geliştirilirse, desteği sağlayan TÜSEB’e bu buluşun bildirilmesi gerekir. Proje sahibi üniversite bildirimin desteği verene ulaşmasından itibaren 1 yıl içinde hak sahipliğini talep ederse, gerekli patent başvurularını yapmalıdır. Üniversite ile olacak gelir paylaşımının sözleşmeyle düzenlenmesi gerekir. Ayrıca TÜSEB’in zaten m. 122/4 ve ÇBY m. 36/2 uyarınca bedelsiz kanuni lisans hakları mevcuttur.

V. Sonuç

Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, TÜSEB ile Üniversiteler arasında akdedilecek sözleşmelerin SMK’ye de uyumlu bir şekilde hazırlanması gerektiği, TÜSEB mevzuatı ile SMK’nin birlikte özenli bir şekilde nazara alınması gerektiği düşünülmektedir. 03.01.2022

[1] Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Bkz. 15/07/2018 tarihli ve 30479 sayılı RG
[2] 26/11/2014 tarihli ve 29187 sayılı RG. [3] ÇBY m. 28/1’de, bu unsurlara ilaveten buluşçunun yüksek öğretim kurumunda edindiği deneyim ve çalışmalar ile yüksek öğretim kurumunun araç ve gereçlerinin kullanımı unsurlarına da yer verilmiştir.
[4] Bu buluşların “çalışan buluşlarından” farkı, bilimsel çalışmaya ve araştırmaya dayalı olmasıdır. Çalışan buluşlarında böyle bir kriter aranmaz.
[5] SMK ile öğretim üyesi imtiyazı kaldırılarak (ki eskiden buluşun hak sahibi öğretim üyesiydi) yükseköğretim kurumunda geliştirilen buluşlar kurumsallaştırılmıştır.
[6] Özellikle, yükseköğretim kurumunun alt yapısının kullanılması veya projeye maddi katkı vermesi durumunda da geliştirilen buluşlar hizmet buluşudur.
[7] SMK’ye göre, eğer buluş gerçekleştiren öğretim elemanı, öğrenci veya stajyer; bağlı bulunduğu yükseköğretim kurumunda değil de başka bir yerde buluşu gerçekleştirmişse, bu buluş serbest niteliktedir. Ancak ÇBY kapsamı daha da genişletmiştir. Bkz. Dipnot 5. ÇBY hükümlerinin uygulanamaz olduğu görüşü için bkz. Suluk, Cahit: Çalışan Buluşları Hukuku, Ankara 2020, s. 309.
[8] SMK m. 115, 116, 118 ve 119/4
[9] Suluk, s. 316.